ASO’dan ‘yüksek faiz’ çıkışı: Paranın değil makinenin sesi daha değerli
Ankara Sanayi Odası’ndan (ASO), Oda’da gerçekleştirilen şubat ayı meclis toplantısına, ait yazılı açıklama yapıldı ve lider Seyit Ardıç’ın görüşlerine yer verildi.
Güç istikrarlarının devamlı değiştiği bir ortamda, ekonomik değişkenlerin ön plana çıktığına işaret eden Ardıç, yeni dünya sistemini “jeoekonomi” odağında algılamanın, geleceğin daha güzel anlaşılmasını sağlayacağını vurguladı. Böylelikle ülkelerin ekonomik ve toplumsal sermayelerini nasıl yöneteceklerini, yeni teknolojilere ne kadar süratli adapte olacaklarını, global rekabetteki pozisyonlarını ve pastadan aldıkları hissesi daha kolay belirleyebileceklerini bildiren Ardıç, Türkiye’deki ekonomik gelişmelere ait şu değerlendirmelerde bulundu:
“Ülkemize baktığımızda, üretim, karlılık ve yatırım manasında güç bir periyot olarak sayabileceğimiz geçen yılın akabinde, 2025’te de iktisatta şiddetli şartların devam edeceğini öngörüyoruz. Yüksek faiz, maliyet artışları ve fiyat oluşturmadaki zorluklar, üretimi olumsuz etkiliyor. Enflasyonla uğraşın uzaması, ekonomik ve toplumsal açıdan önemli maliyetler ortaya çıkarmaya devam ediyor. Dezenflasyon sürecinin muvaffakiyete ulaşması ve katlanılan maliyetin karşılığının alınması için maliye siyasetinin uyumlu ve koordineli formda sıkı para siyasetini desteklemesi gerekmektedir.”
“FABRİKALARIMIZDAKİ MAKİNELERİN SESİ DAHA DEĞERLİ”
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının, son iki Para Politikası Kurulu Toplantısında siyaset faizini toplamda 500 baz puan indirdiğini hatırlatan Ardıç, “Beklentimiz, finansman sorunu yaşayan sanayicilerimizin kullandığı kredilerin faizlerinin de bir an evvel siyaset faizindeki indirime paralel olarak düşürülmesidir. Bu üretim, istihdam ve ihracatımızın sürdürülebilirliği açısından son derece değerli. Bizim için paranın sesi değil, fabrikalarımızda çalışan makinelerin sesi çok daha fazla pahalıdır. İşleyen makineler, yalnızca üretimin değil, yüzlerce çalışanın emeğinin, ekmeğinin ve umudunun simgesidir. O makinelerin sesi, ülkemizin ekonomik kalkınmasının ritmidir” sözlerini kullandı.
Ardıç, meslek komiteleriyle kıymetlendirme toplantıları yaptıklarını ve meselelerin lisana getirildiğini aktararak, bunların ortasında vize sorunu, yeşil pasaport talebi, EYT nedeniyle yetişmiş istihdamın kaybı, orta eleman sorunu, minimum fiyatın alım gücü, fuar alanı eksikliği, yabancı personel çalıştırma, finansmana erişim, ihracat dayanaklarının yetersizliği ve üretim için yapılan ithalatın zorluğunun yer aldığını belirtti.
“ANKARA EN ÇOK İHRACAT YAPAN ÜÇÜNCÜ KENT OLDU”
Yapısal ıslahatların ehemmiyetine dikkati çeken Ardıç, şunları kaydetti:
“Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) ihracat sayılarına nazaran, Ankara’mız geçen yıl 14 milyar 976 milyon dolarla Türkiye’nin en çok ihracat yapan üçünncü kenti oldu. İhracatımızda yüzde 12,1 yüksek teknoloji hissesi ile öteki 5 büyük sanayi vilayetimizin açık orta önündeyiz. Limanı olmayan bir kentten böylesine bir başarıyı, geleceğine umutla bakan, tüm zorluklara rağmen azimle ve özveriyle çalışan siz sanayicilerimiz sayesinde ulaştık.”
