Türk sinemasının acı kaybı: Filiz Akın hayatını kaybetti
Uzun müddettir sıhhat sorunlarıyla gayret eden Türk sinemasının efsane oyuncusu Filiz Akın hayatını kaybetti. Akın 82 yaşındaydı…
Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada şu sözlere yer verildi:
“Türk sinemasının nadide isimlerinden Filiz Akın, bir müddettir tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Sinema tarihimizde unutulmaz izler bırakan Filiz Akın’a Allah’tan rahmet; ailesine, yakınlarına ve sanat topluluğuna baş sıhhati diliyoruz”
Yeşilçam’ın ‘dört yapraklı yoncası’ndan biri olan Filiz Akın 82 yaşında hayatını kaybetti.
1 Eylül 2024 tarihinden Ocak ayına kadar Bodrum’da zatürre ve enfeksiyonlar nedeniyle tedavi gören Filiz Akın, Cumhurbaşkanlığı’nın yönlendirmesiyle Sıhhat Bakanlığı’na ilişkin bir ambulans uçakla 13 Ocak gecesi İstanbul’a nakledilmişti. Akın’ın tedavisi İstanbul’da devam ediyordu.
Filiz Akın’ın cenaze merasimiyle ilgili bilgilendirme ilerleyen günlerde yapılacak.
FİLİZ AKIN KİMDİR
2 Ocak 1943’te Ankara’da doğdu. Gerçek ismi Suna Akın’dı.
Ankara Koleji ve Lisan Tarih Coğrafya Fakültesi’nde eğitim gördü. 1962 yılında düzenlenen Artist yarışını kazanarak sinemaya adım attı. Birinci sineması Akasyalar Açarken ile dikkat çekti. 1960’ların sonundan 1970’lere uzanan periyotta Yeşilçam’ın en beğenilen bayan oyuncularından biri oldu. Tarık Akan, Cüneyt Arkın, Kadir İnanır ve Ediz Hun üzere devrin önde gelen aktörleriyle başrolleri paylaştı. Zarafeti, çağdaş görünüşü ve entelektüel kimliğiyle “sarı saçlı kadın” imajını sinemaya taşıdı.
Ankara Ekspresi, Utanç, Tatlı Dillim, Yalancı Yarim, Dağlar Dağlar, Mukadderat Bağlayınca, İstanbul Tatili üzere çok sayıda unutulmaz sinemada rol aldı. 1970 yılında Ankara Ekspresi sinemasındaki performansıyla Antalya Altın Portakal Sinema Festivali’nde En Âlâ Bayan Oyuncu mükafatını kazandı. Devrin “dört yapraklı yoncası” olarak anılan Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik ile birlikte Yeşilçam’ın en güçlü bayan figürlerinden biri oldu.
Sinemadan uzaklaştıktan sonra televizyon programları sundu, gazete yazıları kaleme aldı ve şahsî tecrübelerini anlattığı kitaplar yayımladı. Paris ve İsviçre’de geçirdiği yıllarda Avrupa kültürüyle kurduğu bağ, onun kamusal kimliğini de derinleştirdi. 2000’li yıllarda kansere yakalanan Akın, uzun süren bir tedavi sürecinin akabinde hastalığı yendi. Bu devirde topluma moral aşılayan bir figür haline geldi.
Filiz Akın, yalnızca bir sinema yıldızı değil; zarafeti, duruşu ve kültürel katkılarıyla Türkiye’nin hafızalarda yer bıraktı. Filiz Akın, Türkan Şoray, Hülya Koçyiğit ve Fatma Girik ile birlikte ‘dört yapraklı yonca’ olarak anılıyordu.
