Arabesk dünyasında kim daha zengin tartışması
Arabesk müziğin unutulmaz isimleri Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur ve Müslüm Gürses’in hayatları kadar servetleri de gündem olmaya devam ediyor. Ferdi Tayfur’un hayatını kaybetmesinin akabinde başlayan miras tartışmaları son günlerde toplumsal medyada “Arabesk dünyasının en zengini kim?” konuşmalarını ve sanatkarların mal varlıkları konusunu tekrar alevlendi. İşte ayrıntılar…
ORHAN GENCEBAY’IN 107 MİLYON DOLARLIK YALISI
Türk müziğinin efsanevi isimlerinden Orhan Gencebay, İstanbul Baltalimanı’ndaki yalısını 107 milyon dolara satışa çıkardı. Gencebay’ın Baltalimanı’nda yalı dairesinin yanı sıra Etiler’de iki daire, Bodrum’da villa, Unkapanı’nda ofis, Etiler’de villa, Mercedes araba, Suziki araba, bankada hatırı sayılır parası olduğu öğrenildi.
Gencebay, müzik mesleğinin yanı sıra yararlı yatırımlarıyla dikkat çekerken, bu atılımıyla servet tartışmalarında değerli bir yer edindi.
FERDİ TAYFUR’UN GAYRİMENKUL İMPARATORLUĞU
Ferdi Tayfur, sahip olduğu gayrimenkullerle adeta bir servet imparatoru olarak öne çıktı. Vefatının akabinde Tayfur’un mal varlığı da ortaya çıktı. Tayfur’un Adana’da 50 daire, İstanbul’da 6 villa ve 30 daire, Marmaris’te bir yarımada ve Cennet Adası’nda mülkler, Göktel Villaları’nda yatırımlar, İnşaat bölümünde iştiraklerinin olduğu öğrenildi.
Ferdi Tayfur’un bu geniş çaplı gayrimenkul serveti, onun sırf müzikte değil, yatırım yapma konusunda da efor sarfettiğini gösteriyor.
MÜSLÜM GÜRSES: SANATIYLA YAŞAYAN BİR EFSANE
Müslüm Gürses, servet tartışmalarında farklı bir noktada yer alıyor. Hayatı boyunca kazandığı parayı kendi üzerinde tutmayarak hayat arkadaşı Sayın Nur’a verdi. Gürses, “sanatıyla yaşayan” bir isim olarak anılıyor.
Müslüm Gürses, vefat ettiğinde ailesinden kimse hayatta değildi. Hasebiyle mal varlığı eşi Sayın Nur’a geçti. Sayın Parıltı, Gürses’in akabinde yaptığı bir açıklamada, Bakırköy ve Anadolu Yakası’nda iki mesken ile bir ölçü nakit paranın kendisine miras kaldığını tabir etti. Ayrıyeten kendi üzerine bir yerinin bulunduğunu da belirtmişti.
Müslüm Gürses’in vefatından sonra tüm telif hakları ve mal varlığı Sayın Nur’un tasarrufuna geçti. Fakat Sayın Nur’un vefatının akabinde bu servet ve telif gelirleri, Saygıdeğer Hanım’ın ailesine, yeğenlerine kaldı.
Sanat hayatı boyunca maddi çıkarlardan çok, sanata ve insani pahalara kıymet veren Müslüm Gürses’in bu yaklaşımı, toplumsal medyada birçok kişi tarafından övgüyle karşılansa da bir o kadar “maddi hususların kararını eşine bırakmış olması kazanmadığı manasına gelmez” halinde tenkitlere neden oldu.
Arabesk müzik dünyasının üç devi, farklı yaklaşımlarıyla dikkat çekiyor. Orhan Gencebay ve Ferdi Tayfur yararlarını gayrimenkule ve yatırıma yönlendirirken, Müslüm Gürses hayatını daha sade bir çizgide sürdürmeyi tercih etti. Bu farklılıklar, onların hayranları ortasında her biri için başka bir hürmet ve hayranlık uyandırıyor.
Ancak arabesk dünyasının efsaneleri karları ve geride bıraktıkları maddi miraslar ile de devir dönem bu türlü tartışmaların modülü haline getiriliyor.
