Abdi İpekçi suikastının 46. yılı… Kızı nasıl anlattı: ‘Saçımdan tutam koptu’
İstanbul’da 9 Ağustos 1929’da dünyaya gelen Abdi İpekçi, Galatasaray Lisesi’ni bitirdikten sonra bir mühlet hukuk fakültesine devam etti. Gazeteciliğe duyduğu ilgi onu bu mesleğe yönlendirdi.
Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres üzere gazetelerde muhabirlik ve yazı işleri müdürlüğü yapan İpekçi, 1954’te şimdi 25 yaşındayken Milliyet gazetesinin başına geçti.
Objektif haberciliği temel alan İpekçi, haberde iki tarafın da görüşünün alınması unsuruna kıymet verdi. 1960’lı yıllarda “Milliyet Anayasası” ismini verdiği bir dizi gazetecilik prensibini belirleyerek, Türk basınında etik standartların yükselmesine katkıda bulundu.
AÇILAN ATEŞLE GÖĞSÜNDEN VURULARAK ÖLDÜRÜLDÜ
Türkiye Gazeteciler Sendikası, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı ve Milletlerarası Basın Enstitüsü’nün ikinci başkanlığını da üstlenen İpekçi, basın özgürlüğünün gelişmesi için çalıştı.
Öldürüldüğü gün, 1 Şubat 1979’da Ankara’da devrin Başbakanı Bülent Ecevit ile görüşen İpekçi, İstanbul’a döndükten sonra Milliyet gazetesine uğradı. Akşam saatlerinde gazetenin sahibi Ercüment Karacan’ın meskeninde yemeğe katılmak üzere eşi Sibel İpekçi’yi de almak için gittiği Maçka’daki konutunun önünde suikasta uğradı.
Direksiyon başındayken açılan ateş sonucu göğsünden vurulan İpekçi, kaldırıldığı Şişli Etfal Hastanesi’nde 50 yaşında hayatını kaybetti.
İPEKÇİ’NİN AKABİNDE PAPA’YA SUİKAST GİRİŞİMİ
Tetikçi Mehmet Ali Ağca 11 Temmuz 1979’da yakalandı lakin 23 Kasım 1979’da Maltepe Askeri Cezaevi’nden kaçırıldı. Yargılanmasına gıyabında devam edilen Ağca, 28 Nisan 1980’de idam cezasına çarptırıldı.
Ağca, 13 Mayıs 1981’de ise Vatikan Meydanı’nda Papa 2. Jean Paul’e suikast teşebbüsünde bulundu.
SUİKASTIN ARDINDAKİ BAĞLANTILAR
İtalya’da ömür uzunluğu mahpus cezasına çarptırılmasına karşın, Papa tarafından affedildi ve 2000 yılında Türkiye’ye iade edildi. Ağca, Türkiye’de 10 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 18 Ocak 2010’da tahliye edildi.
Abdi İpekçi’nin ailesi ve meslektaşları, suikastın ardındaki ilişkilerin tam olarak açığa çıkarılmadığını savunarak, yıllarca adalet arayışlarını sürdürdü.
“O AN TELEFONU ELİMDEN DÜŞÜRDÜM”
Kızı Nükhet İpekçi, babasının vefat haberini Fransa’da aldığı anı, katıldığı bir televizyon programında şu sözlerle anlattı:
“O sabah, içimde bir tartı vardı. Çok sevdiğim bir arkadaşım yanımdaydı. Babamdan gelen bir mektubu açmasını istedim. Mektuba bakarken birden ağlamaya başladı. Derken kapı çaldı ve Milliyet’in Paris Muhabiri Misel Perlman geldi. ‘Baban hasta’ dedi. Şüphelendim ve Milliyet’in Londra Muhabiri Kasım Yargıcı’yı aradım. Telefonda ‘Nükhet, başın sağ olsun’ dedi. O an telefonu elimden düşürdüm, saçlarımdan bir tutam koptu, yere yığıldım.”
Tarafsız haberciliği, gazeteciliğe getirdiği etik prensipleri ve basın özgürlüğüne yaptığı katkılarla Türk basın tarihinin unutulmaz isimleri ortasında yerini alan Abdi İpekçi için her yıl ailesi, meslektaşları ve sevenleri tarafından Zincirlikuyu Mezarlığı’ndaki kabri başında anma merasimi düzenleniyor.
