‘Alo Fatih’in oğlunun ardından kardeşi de AKP’de koltuğu kaptı… Yetenekli Bay Saraçlar

AKP MKYK’da Kasımpaşa Kulübünün başkanı medyada “Alo Fatih” olarak bilinen iş insanı Mehmet Fatih Saraç’ın yerine oğlu Muhammed Emin Saraç listede yer buldu. Mehmet Fatih Saraç’ın oğlunun akabinde küçük kardeşi Zafer Bahadır Saraç’a da uygun bir AKP koltuğuna yerleşti. Hali hazırda TFF idaresinde bulunan Zafer Bahadır Saraç, AKP Tanıtım ve Medya Başkanlığı takımında görevlendirildi.

Aynı vakitte Otopark İşletmecileri Derneği Genel Sekreteri de olan Zafer Bahadır Saraç, Yeditepe Üniversitesi Mütevelli Heyeti’nin de üyelerinden. Üniversite koridorlarından kopamamasının sebebi eski YÖK Başkanı ağabeyi midir bilinmez fakat Bahadır Saraç’ın para işlerinden de düzgün anladığı konuşuluyor.

Türkiye’de en tesirli Nakşibendi hocalardan M. Emin Saraç’ın oğlu M. Fatih Saraç’ı geçen aylarda Odatv imtiyaz sahibi ve gazeteci muharrir kaleme almıştı.

SARAÇ AİLESİ’NİN TARİHİ

Mehmet Fatih Saraç’ın “ulema” olması için vaktinde babası Hocaefendi M. Emin Saraç tarafından Suudi Arabistan’a gönderildiğini söz eden Yalçın, Saraç ailesinin tarihini şöyle anlattı:

“M. Emin Saraç Tokat Erbaalı‘ydı.

Dedesi; Nakşibendi Üzeyir Efendi‘ydi; Niksar Keşfi Camii Medresesi’nde müderris idi. Babası Mustafa Efendi hafızdı.

Ali Haydar Efendi’nin piri Mustafa İsmet Efendi’nin Erbaa’daki hulefasından Bahrullah (Mustafa) Efendi‘ye bağlıydılar.

Her ikisi de Menemen isyanını destekledikleri için yargılandı. İdamdan kurtuldular; 6 ay mahpus yattılar.

İmam Şafii ve İmam Malik’in tavsiyelerine uyan M. Emin Saraç, doğum yılını söylemiyor. Erbaa’nın Tanoba Köyü’nde doğdu. Sünni Türk köyüydü. Tanoba internet sitesinde şu bilgi var:

Ermeni tehcirinin olduğu 1915 yılında Dersim’den üç aile köye getirildi ve yerleştirildi.

M. Emin Saraç’ın söylediğine nazaran, dedesinin yanında 6 yaşında Kur’an-ı Kerim’i hatmederek hafızlığa başladı.

1940-43 yıllarında Niksar-Merzifon’da mukabeleler okudu.

1943’te ailesi tarafından tahsil için kardeşi Osman ile birlikte İstanbul Karagümrük’teki Üçbaş Mescidi’ndeki Ali Haydar Efendi‘nin yanına gönderildi. Kardeşleri Bahaaddin ve Yusuf köyde kaldı.

MISIR’DA ŞERİAT EĞİTİMİ

İstanbul’daki hoca kimdi?

Ahıskalı Ali Haydar Efendi; K. Irak Süleymaniye doğumlu, Nakşibendi Pir Halid-i Bağdadi (1776-1826), Halidiye kolundan Mustafa İsmet silsilesinin 34. sıradaki mürşidiydi.

Topbaşlar’ın bağlandığı Ramazanoğlu Mahmud Sami Efendi; Erbakanlar’ın Özallar’ın bağlı olduğu Mehmet Zahit Kotku ve İsmailağa Dergahı’nın piri Mahmut Ustaosmanoğlu öğrencileri ortasındaydı.

İstanbul’da Nakşiler dört koldu:

Birincisi Mustafa İsmet;

İkincisi (Ahmet Ziyaeddin Gümüşhanevi’ye icazet vererek Gümüşhanevi tekkesinin kurulmasını sağlayan) Şamlı Ahmet Süleyman Ervadi;

Üçüncüsü (Menemen isyanı nedeniyle yaşlı olduğu için idamdan kurtulan, oğlu asılan) Erbilli Esad Erbili;

Dördüncüsü (Menemen ayaklanması nedeniyle yargılanan) Abdülhakim Arvasi.

Ali Haydar Efendi, İskilipli Atıf Hoca olayıyla ilgili cezaevinde yattığından İsmet Efendi Dergahı daima müşahede altındaydı. Bu nedenle öğrencileri M. Emin ve Osman Saraç’ı Fatih Camii Baş İmamı Ömer Efendi‘ye emanet etti.

Saraç kardeşler, Fatih Camii’nde üç ay konuk kaldıktan sonra tekrar hocasının yanına Karagümrük’teki Üçbaş Medresesi‘ne gitti.

Üçbaş Medresesi’nde 1950’ye kadar kaldılar. Bu süreçte Gümülcineli Mustafa Efendi, Muhaddis İbrahim Efendi, Arnavut Hüsrev Efendi, Silistreli Süleyman Hilmi (Tunahan) üzere zatlardan da tefsir, hadis, fıkıh, yol dersleri okumaya devam ettiler.

1950’de Ali Haydar Efendi eğitimlerini tamamlaması için Saraç kardeşleri Mısır’a gönderdi.

Şeyhlerinden selam getirdikleri Kahire’deki şahıs kimdi dersiniz:

İngiliz Muhipler Cemiyeti kurucusu; Sevr Antlaşması’nın imzalanması ile Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey’in idamına fetva veren; Kurtuluş Savaşı’na karşı çıkan; Mustafa Kemal’e hakaretler eden ve Cumhuriyet’in 150 kişilik hain listesinde ismi bulunan eski Şeyhülislam Mustafa Sabri idi!

Bir oburu de, yeniden Cumhuriyet ihtilallerinden kaçan Düzceli Mehmet Zahit Kevseri’ydi.

Saraç kardeşlerin Kahire’de referansları uygundu; Mısır’da el üstünde tutuldular; Kral Faruk, Bağdat Oteli’nin 7-8’inci katlarını onlara tahsis etmişti.

Ezher’de “Külliyyetü’ş-Şeria” (Şeriat Fakültesi) imtihanı kazandılar. Bir gün Türkiye’nin şeriat hukukuyla yönetileceğine inanıyorlardı.

Türkiye’den hacca Mısır üzerinden giden Nuri Topbaş ve Hulusi Topbaş üzere işadamlarıyla tanıştılar. Maddi yardım aldılar.

Cemal Abdül Nasır‘ın iktidara gelmesiyle eski imkanları kısıldı. Ancak yeniden de 1958’e kadar Mısır’da kalıp dini eğitimlerini tamamladılar.

AP MİLLETVEKİLİ

Türkiye’ye gelince; Osman Saraç, Pir Ali Haydar’ın torunu, Osman Nuri Efendi’nin kızıyla evlendi. 1965’te Adalet Partisi Tokat Milletvekili oldu. 1998’de öldü.

M. Emin Saraç ise, Ali Haydar Efendi’nin “sağ gözüm” dediği, Esad Erbili müritlerinden

Eminönü Müftüsü Ali Yekta Efendi’nin kızı ile evlendi. Bu evlilikten; Fatih Saraç (1960) ve Türk Edebiyatı Profesörü M. A. Yekta Saraç (1963) doğdu. (Başbakan Erdoğan, Yekta Saraç’ı YÖK‘e atadı. Lider olmasını A. Gül engelledi. Başkanvekili oldu.)

M. Emin Saraç, Mısır dönüşü, İstanbul İmam Hatip Lisesi‘nde hocalık yaptı. 3 yıl çalıştı. İzmir ve İstanbul’daki askerliği akabinde, Arapça-Osmanlıca bildiği için Ankara Evkaf Müdürlüğü’nde memur oldu. Ayrıldı. İlim Yayma Cemiyeti‘nin Yüksek İslam Enstitüsü talebeleri için birinci kere açtığı kursta çalıştı. Buradaki hocalardan biri de Numan Kurtulmuş’un babası; İlim Yayma Cemiyeti’nden İsmail Niyazi Kurtulmuş idi.

Saraç, bir orta 1976-1979 ortası Diyanet İşleri Başkanlığı Haseki Eğitim Merkezi’nde ders verdi.

Yüzlerce öğrenci yetiştirdi: Osman Nuri Topbaş, Prof. Dr. Cevat Akşit, Prof. Dr. Osman Öztürk, Prof. Dr. Kemal Sandıkçı, Prof. Dr. Ahmet Turan Arslan, Prof. Dr. Mehmet Bulut, Prof. Dr. Mustafa Avcı, Prof. Dr. İbrahim Hatiboğlu, Doç. Dr. Seyyid Bahçıvan, Yrd. Doç. Dr. Halil İbrahim Kutlay, Yrd. Doç. Dr. Abdullah Özcan, Dr. Ahmet Efe ve Prof. Dr. Numan Kurtulmuş üzere isimler.

AKP-HAS Parti’nin birleşmesinin perde ardındaki ismiydi.

Bugün…

Fatih Camii’ndeki “öğretmenliği” sürüyor. Fıkıh, hadis, tefsir öğretmeye devam ediyor.

Osmanlı hayranı ve kendini daima bir Osmanlı alimi olarak görüyor!

Kuşkusuz…

Koyu bir Atatürk karşıtı…

Hiç tesadüf değil; Yasin El Kadılar ile münasebetlere bu açıdan da bakmak gerekiyor.

TÜRKLÜKTEN İSTİFA ETTİ

Yunanistan’da çıkardığı ‘Yarın’ gazetesinde 1927 yılında yazdığı şiirde Türklüğüne tövbe ettiğini, Türklükten istifa ettiğini yazdı.”