Ergenekon kumpasında hedef olan Aydınlık doğru manşeti attı: Herkes savcı herkes yargıç… TV ekranları FETÖ dönemi gibi

İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik “terör ve örgütlü suçlar”la ilgili yürütülen iki farklı soruşturma kapsamında İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Soruşturma belgesinde kısıtlılık kararı bulunurken, gözaltılara dair pek çok yorum yapıldı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel de yaptığı açıklamada, “Adı hukuksuzluktan öteki bir işle anılmayan İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı, burada yalnızca bir aracıdır” demişti.

‘SEÇİMLER ÇERÇEVESİNDE KIYMETLENDİRMEK YANLIŞ’

İmamoğlu hakkındaki soruşturma üzerinden yargıyı eleştiren yorumlara karşı çıkan Eski TBMM Başkanvekili ve Vatan Partisi Genel Lider Yardımcısı Hasan Korkmazcan şu sözleri kullandı:

“Son olaylar etrafında durumu kıymetlendirmemiz gerekiyorsa burada bir grup çatışmaların iç içe yürütüldüğünü görmek zorundayız. Şu anda dünyadaki emperyalizmle, ulusal devlet güçleri ortasındaki çatışmanın lokal bir kısmına tanıklık ediyoruz. İkinci olarak terörist odaklar eliyle Türkiye Cumhuriyeti’ne ve bölge ülkelerine yöneltilen atakların bir yansıması ile karşı karşıyayız. Yaşadığımız olayları Türkiye’deki Cumhurbaşkanlığı seçimleri rekabeti çerçevesinde kıymetlendirmek yanlış olur. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hangi tarihte yapılacağı Anayasa kararları çerçevesinde muhakkaktır. Lakin birtakım odakların bu seçim sürecini mazeret ederek Türkiye’de istikrarsızlık yaratma niyetlerine de uzun vakitten beri tanıklık ediyoruz.”

‘NASIL DAVRANACAKLARI ANAYASA’DA BELLİ’

“Olay şu an itibariyle Terörle Gayret Kanununa ve kamu kurum ve kuruluşlarının işleyişlerini, ekonomik hayatı ve ticari faaliyetleri düzenleyen kanunlardaki düzenlemelere karşı işlendiği sav edilen cürümlerle alakalıdır” diyen Korkmazcan şöyle devam etti:

“Kamunun yargılama erki ve kamu nizamını korumakla misyonlu kurumları başta İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olmak üzere bir kısım siyasi vazifeliler ve bir kısım vatandaşlar hakkında yasal bir süreç işletmektedirler. Yargılama yolları çerçevesinde bir süreçler dizisi yürütülmektedir. Bu hususta anayasanın eşitlik kararları mucibince itham edilenlerin haklarını savunabilecekleri ve işlemedilerse suçlamalardan kurtulabilecekleri merciler ve yöntemler belirlidir. Üçüncü tarafların ve siyasi görevlilerin bu süreçte nasıl davranacakları da anayasanın 138. hususunda ve başka mevzuatta açıkça muhakkaktır. Her itham edilen kendisi için sokakta mahkeme kuramaz, medya mensuplarından ve siyasi parti yöneticilerinden hakim, savcı ve avukat oluşturamaz. Bu türlü hukuk dışı yollarla hak savunuculuğu yapılamaz.”

‘HUKUKU DEĞERSİZLEŞTİRMENİN KİMSEYE YARARI YOK’

Hasan Korkmazcan açıklamasına şöyle devam etti: “Dünyadaki gelişmeler siyasi ortamı istikrarsızlaştırarak kendilerinin adil yargılanmalarına pürüz olmaya çalışanları peşinen mahkum eden örneklerle doludur. Bu bakımdan başta kuşkulu pozisyonunda olanların ve onları siyasi saiklerle desteklemeye kalkışanların hem türel süreçleri izlerken hem de gerçeklerin ortaya çıkması konusunda hassas davranmaları gerekir. Yargılama erki uzun vakitten bu yana siyasi çevrelerden yıpratma kampanyalarına muhatap tutulmaktadır. Hak arayıcılığında hukuku değersizleştirmenin kimseye yararı yoktur. Türkiye’nin şu anda güvenlik alanındaki odaklanması gereken nokta Suriye’deki ve Doğu Akdeniz’deki tehditlerdir. Tekrar halkımızın en çok kahırlarının kaynağı olan ekonomik siyasetlerden bir an evvel kamu faydasını önceleyen bir sisteme dönülmesidir. İktidar ve muhalefetin ülkenin gerçek gündemlerinden kopuk temelsiz çekişmeleri Türkiye’ye yönelik kaos planlarına cüret vermektedir.”

‘HİÇBİR KESİM YARGI BAĞIMSIZLIĞINA ZİYAN VERECEK HALDE BULUNMAMALI’

Aydınlık’a konuşan Avukat Nusret Senem de şunları söyledi:

“Olayın bir tüzel istikameti var. Bilhassa gözaltı sonrası CHP etraflarında yargıyı gaye alan açıklamalar yapılıyor. Savcılık da yargıyı etkilemeye yönelik açıklamalara geniş bir açıklamayla karşılık verdi. Açıklamalarda detaylı değerlendirmelere yer verildi. Münasebetiyle burada yargıyı itham edecek, suçlayacak şeyler yanlış. Birkaç gün sonra gözaltılar sonucunda neler ortaya çıkar görmek lazım. Mahkemeler savcılığın evraklarını inceleyecek. Ayrıyeten itirazlar olacak. Kuşkulu şahısların savunmaları kamuoyuna yansıyacak. Bunları beklemek lazım. Yargıyı maksat alan açıklamaları gerçek bulmuyorum. Yargıyı rahat bırakmak en doğrusu. Gözaltına alınanlar açısından da masumiyet karinesi kelam mevzusudur. Kimseyi peşin kararla hatalı ilan etmemek durumundayız. Ayrıyeten hiçbir kısmın, yargının bağımsızlığına ziyan verecek halde bulunmaması lazım.”