İmamoğlu’nun ikinci ifadesi ortaya çıktı: Kent uzlaşısını DEM’e sorun
21 Mart’ta Cuma günü, “yolsuzluk soruşturması” kapsamında 121 sayfalık söz veren İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, bugün de kendisine yöneltilen “PKK/KCK terör örgütüne yardım” suçlamasına karşı söz verdi.
İmamoğlu’na 19 soru yöneltildi. Zımnî şahit “İlke” ve bilinmeyen şahit “Meşe” sorularda kıymetli yer kapladı.
Emniyetteki ikinci sözü sabah saat 10.00’da alınan İmamoğlu, 18 sayfalık tabirinde, “Yurt dışına yasal yahut yasa dışı yollardan çıktınız mı?” sorusuna sert reaksiyon gösterdi:
“Yurt dışına tekraren kanunî çıkışlarım vardır. ‘İllegal yollardan çıktınız mı sorusunu’ 16 milyon İstanbullunun belediye liderine sorulmasını en üst düzeyde ahlaksızlık ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum.”
TRABZONSPOR VE ATATÜRKÇÜ NİYET DERNEĞİ
“Bu güne kadar asker yahut polis tarafından rastgele bir nedenden ötürü hakkınızda süreç yapıldı mı?”
İmamoğlu: “Hayır yapılmadı.”
“Terör örgütleri içerisinde faal olarak faaliyet gösteren akrabanız yahut yakınınız var mı?”
İmamoğlu: “Türkiye Cumhuriyet Devleti ve milleti aşığı bir şahısım. O denli bir ailede doğdum büyüdüm ben hiç kimse ile vatan sevgisi konusunda yarışım. Zira her vatandaşı vatansever olarak kabul ederim. Lakin bana nazaran milletini vatanını ve bayrağını benden çok seven yoktur. Bu soruyu de üstteki soru üzere ahlaksız ve kasıtlı olduğunu düşünüyorum.”
“Herhangi bir sendika, dernek, vakıf ve gibisi bir kuruluşa üyeliğiniz var mı?”
İmamoğlu: “Trabzonspor Derneği, Trabzonspor Basketbol Derneği kurucusu ve yöneticisi, Beylikdüzü Kızılay Derneği, Atatürkçü Niyet Derneği üyeliklerim mevcuttur.”
“Twitter, Instagram, Facebook vb. toplumsal paylaşım sitelerinde hesaplarınız/adresleriniz var mıdır? varsa nelerdir?”
İmamoğlu: “Kullanmış olduğum toplumsal medya hesaplarım kamuoyu tarafından da bilinmektedir.”
“Bugüne kadar kullanmış olduğunuz cep telefonları nelerdir?”
İmamoğlu: “Hatırladığım kadarı ile firmam İmamoğlu inşaat ismine kayıtlı olan 0532 7** ** ** numaralı çizgisi yaklaşık 25 yıldır 0533 1** ** ** numaralı sınırı da yakın tarihlerden beri kullanmaktayım.”
“KENT UZLAŞISINI DEM PARTİ’YE SORUN”
İmamoğlu, “Kent uzlaşısı’ ne manaya gelmektedir?” sorusuna şöyle karşılık verdi:
“Ben 2018 Aralık ayında İstanbul Büyükşehir Belediye başkanı adayı olarak Millet İttifakı tarafından ilan edildim. O periyotta İstanbul’da Milleti İttifatkı’nı temsil eden CHP ve İYİ Parti genel liderlerinden da müsaade alarak ‘Millet İttifakı adayıyım bunu elbette söyleyeceğim ancak müsaadenizle ben buradan İstanbul ittifakı adayı olduğumu söz etmek isterim. Bu anlayış ile biz ileride bütün ülkemizde Türkiye İttifakını temsil etmemiz gerekir’ dedim.
O gün den bu güne her siyasi yarışta özellikle İstanbul seçimlerinde İstanbul İttifakı ve Türkiye ittifakı tabirlerini sayısız defa kullanmışımdır. Diğer bir siyasi partinin yaptığı tanım ve o tanımı birebir hisle paylaşan şahısların durumu kendilerini bağlar. ‘Kent uzlaşısı’ ifadesi DEM Parti söylemi olduğunu biliyorum.
Yukarıda ismi geçen terör örgütleri ve temaslı bir kısım terör örgütü üyelerinin ne isimlerini ne telaffuzlarını biliyorum, ne de takip ettim o denli bir merakım da yoktur. 2024 yerel seçimleri öncesi bilindiği üzere İstanbul’da DEM Parti Büyükşehir Belediye Lider adayı çıkarmıştır. Buna karşın CHP İstanbul ve bir çok vilayetimizde Türkiye İttifakı söylemi ile ve sloganlaştırırsak kapsayıcı bir lokal seçim siyaseti gütmüştür. Bu çerçevede İstanbul ve Türkiye’nin çeşitli vilayetlerinde İlçelerde oluşan meclis üyesi listelerinde her parti ve görüşten isimler dahil edilmiştir. İstanbul’da bir çok ilçede geçmişte başta AK partili olmak üzere İYİ parti, MHP, BBP ve DEM üzere bir çok partide siyaset yapmış beşerler listelere dahil edilmiştir.
Bu süreç CHP genel merkezi üzerinden onaylı listeler halinde ilçelere tevdi edilmiş ve ilçe seçim şuralarına teslim edilmiştir. Bilinmelidir ki İlçe seçim heyetleri hakkında terör örgütü üyeliği dahil seçilme hakkına sahip olmayan bireyleri listelerden çıkartır ve onların yerine isim verilmesi konusunda tanınan müddette tamamlanması istenir.
Yukarıda soruda gördüğüm kadarı ile 2022 yılında tespit edildiği söylenen insanların 2024 yılındaki bu listelerde görülmesi halinde müdahale edilmesi ve çıkartılması gerekirken AK Partinin İstanbul’da ve 26 ilçede kaybettiği seçimden yaklaşık 7 ay sonra başlatılan soruşturma süreci ile meclis üyelerinin bahsi geçen ve terör örgütü olduğu söz edilerek örgüte üyelik hatalarından yasal süreç başlatıldı. Bu süreci bir kasıtlı itibarsızlaştırma süreci olarak görüyorum. Ya YSK misyonunu yapmamıştır. Ya da yürütülen soruşturmalar hakkaniyetli değildir. Sonuçta süreç yapılan insanların içinde Devlet memuru dahi vardır. Bahis ile ilgili bilgim bu kadardır. ‘Kent uzlaşısı’ bana değil şu anda Türkiye’nin mevcut siyasi gündeminde hükümetle ağır diplomasi içerisinde bulunan DEM Parti yöneticilerine sorulmalıdır.”
GSM OPERATÖRLERİNE TAVSİYE: “TERÖR ÖRGÜTÜ ÜYESİ SİZİ ARIYOR’ UYARISI YAPILSIN”
Terör cürümlerinden adli/idari süreç kaydı bulunan farklı şahıs ile görüşmeleriniz sebebini açıklar mısın sorusuna İmamoğlu, şöyle karşılık verdi:
“Bahsi geçen telefon numaraları bana ya da şirketime kayıtlı olan telefonlardan ikisi olmakla birlikte bu telefonlar yüklü olarak yakın çalışma arkadaşlarım tarafından kullanılıyor ve notlar alınır. Günlük telefon akışlarımın çok ağır olduğu bir gerçektir. Bahsi geçen yaklaşık 2500 gün içerisinde görüşüldüğü ya da irtibat kurulduğu tez edilen 252+138 şahıs kavramının anlamsız, geçersiz ve sorulmasının dahi kasıtlı olduğunu düşündüğüm bir boyuttadır.
Bahsi geçen vakit dilimi içerisinde üç lokal seçim ve bir de genel seçim yaşanmış, Türkiye’nin gündemde bir siyasi kişiliği olarak bazen yalnızca bir günde gelen yüzlerce aramanın içerisinde kum tanesi üzere kalır. Ek olarak tabir etmeliyim ki bu soruyu soranlara tavsiyem odur ki bu kadar terörle iltisaklı olan kimselerin muhakkak olduğu bir ayrıntıya sahipseler Türkiye’deki GSM operatör firmalara bir ihtarda bulunarak bu bireyler birini aradığında terör örgütü üyesi sizi arıyor halinde bir sinyalin verilmesi isabetli olacaktır.
“PUSU STRATEJİSİ”
Yine söz edeyim ki bu kadar kıymetli siyasi bir kişiliği bu kadar sayıda terör örgütü üyesi aradıysa çok kezler bir kısım terör örgütü tarafından vefat tehdidi dahil almış bir kişi olarak beni uyarmamaları ve beklemeleri bu soruşturma kapsamında lisana getirmelerini kasıtlı hatta bir pusu stratejisi olarak görmekte ve bu beyan üzerinden ilgili kurum ve kuruluşlar kimler ise haklarında cürüm duyurusunda bulunacağımı da beyan etmek isterim.
Her vatandaşı muhafaza vazifesi devleti aittir. Lakin takdir edilmelidir ki Dünyanın en büyük kentlerinden birini yöneten Ekrem İmamoğlu’na bu kasıtlı davranışı gösteren ve hayatımı tehdit altında tutan şahıslar hakkında en üst düzeyde kararlı bir formda tüzel haklarımı arayacağımı belirtmek isterim.”
“AZAD BARIŞ İLE FİKİR ALIŞVERİŞİNDE BULUNDUM”
İmamoğlu, “Azad Barış” sorusuna, karşılıklı fikir alışverişinde bulunduğunu belirterek, “Benzer siyasi dönemlerde öteki siyesi partiler ve onlara yüklü hizmet eden niyet kuruluşu, siyasi tahlil kurumları, ve uzmanlar ile çok farklı buluşmaları yapmış bir şahısım.”
“GİZLİ ŞAHİT BEYANLARINI KABUL ETMİYORUM”
İmamoğlu, “Reform Enstitüsü” ve “Mehmet Ali Çalışkan” sorularına şöyle karşılık verdi:
Mehmet Ali Çalışkan, 2018 yılında İBB lider adayı olduğum tarih prestiji ile tanıştığım, o devirde CHP ile çalışan bir araştırma ve Siyasi tahlil Şirketi sahibi olduğunu bildiğim bir arkadaşımdır. Daha sonraları kendisi ile siyasi tahlil konusunda çok defalar birlikte olduğumuz kendisini bir kısım araştırmalar yaptırdığımız fakat daha ağır bir biçimde CHP ile birlikte çalıştığını sildiğimiz fikir ve yetenekleri kamuoyunca da biline bir araştırmacıdır. Islahat Enstitüsü ismi eli birlikte bir vakfa dönüştürerek niyet kuruluşu olarak geliştirmek isteğinde olduğumuz bir kurumdur. Lakin vakit içerisinde şimdi çok aktif bir halde faaliyetlerde bulunmaya dönük planlama kurgulanamamıştır. Kurucuları ortasında ben de varım. Üstte bahsi geçen finans yahut DEM ile CHP ortasında ki ilişkiyi kurmakla ilgili ne Murat Ongun’un, ne Becerikli Polat’ın ne de Şişli Belediye Liderimiz Resul Emrah Şahan’ın bağlantısı yoktur. Her hangi bir tespitim ve şahitliğim olmamıştır. CHP’nin siyasi geçmişinde ve kurumsal yapısında bir parti ile alaka kurma konusunda dışarıdan bir kimsenin aracılığına gereksinimi yoktur olamaz. Zımnî şahit uygulamasını da beyanlarını da kabul etmiyorum. Uydurma kumpas içerikli ve palavra tabirlerdir.”
“NAMUSUNA, ONURUNA, HAYSİYETİNE…”
İmamoğlu, bâtın şahit beyanlarında yer alan terör örgütleriyle iltisaklı şahısların işe alımları ve geçen öteki konularla şunları dedi:
“Yukarıda bana okunan şahit tabirleri şiddetle reddediyorum. Tümü ile palavra iftira, uydurma, bahsi geçen insanların namusuna gururuna haysiyetine hakaret içeren düzeyi çok düşük cümlelerle doludur. Büyük Türk yargısının bu türlü bir bâtın şahit usulünü tercih ederek üç sefer tarihi oy rekorlarıyla İstanbul’da seçim kazanmış, 16 milyon İstanbullunun belediye liderini bunlarla muhatap etmesini derin keder ile karşılıyor ve kınıyorum.
Bu mevzuda daha evvel hakkımda yürütülen ve savcılığını devrin İçişleri Bakanının yaptığı bakanlık tarafından gönderilen müfettişlerce soruşturmalar yapılıp rastgele bir dava açılmamıştır. Bâtın şahit dinlemek yerine bu soruşturma evrakını hazırlayanlar gerekli bilgileri ilgili yerlerden temin edebilir.”
“BU TALİMATI VEREN KİŞİ VE ŞÜREKASI TÜRKİYE’YE ÇOK BÜYÜK BİR BEDEL ÖDETMİŞTİR”
İBB Başkanı İmamoğlu, “İfadenize ekleyeceğiniz ayrıca bir konu var mı?” sorusuna ise şöyle karşılık verdi:
19 Mart 2025 sabah saat 06:00 prestiji ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlık konutu kapısına yüzlerce çok sevdiğim polisimizi yığarak güneş doğmadan yasaya uygun olmayan bir biçimde gözaltına alınma teşebbüsü metodunu tümüyle kınıyorum.
İfade etmeliyim ki süreci yürüten polislerin nezaket dışında hiçbir davranışı da olmamıştır. Lakin bu talimatı veren kişi ve şürekası Türkiye’ye çok büyük bir bedel ödetmiştir. Dört gündür nezarette bulunan bir kişi olarak yürütülen soruşturmaların içinin boş, ahlak hudutlarını aşan uydurma sorularla dolu en güçlü desteğini bâtın şahitleri bağlamış göz altına 3-5 gün kala MASAK raporlarıyla doldurulmuş, tarihe kara bir leke olarak geçecek süreç yaşatılmıştır.
Bu süreç Türkiye’nin prestijini zedelemiştir. Hukuk ve Adalet hislerini vatandaş nezdinde yerle bir etmiştir. İktisadını alt üst etmiştir. Gençlerin umudunu perişan etmiştir. Elbette bu süreci yöneten beşerler ve yöneticisinin, şanlı yaradan huzurunda hem de bu dünyada hukuk önünde hesap vereceği günler yakındır. Tıpkı kişi ve şürekası tekrar bir diğer Ramazan ayında 2019’da 6 Mayıs’ta gözünü kırpmadan kul hakkı yiyerek milletin iradesini gasbetmiştir. 2025 yılına geldiğimizde ortadan altı yıl geçmesine karşın yediği demokrasi tokadının şiddetini anlayamamış hâlâ bel atı oyunlarla mert olmayan anlayışı ile milletin iradesini gasp etmeye kul hakkı yemeye devam etmektedir. Milletimiz bunu görmektedir. Milletimizin vicdanı adaleti gereken yanıtı kesinlikle sandıkta verecektir.
Gözaltına alınmadan oluşturulan uydurma altı soruşturma, 30 yıla yakın mahpus cezası istemi iptal edilen 31 yıllık diploma yalnızca göz altından bir gün evvel açılan kreşleri kapatmaya yönelik şahsıma bildirim edilen soruşturma. Ben ülkemiz için büyük tehdit haline gelen sürecin milletimiz tarafından anlaşılması için elimden geleni yapacağım. Dünden bugüne milyon kat milletimizin gücünü ardımda daha fazla hissediyorum. Cüretimin tanımını dahi yapamam. Koltuğunu korumak için her şeyi yapmayı kendine hak gören ve milletimize ilişkin olan her şeyin; diplomanın, mülkiyetin, şirketlerin, yeşil alanların, okulların, boğaz kıyılarının kendine ilişkin olduğunu düşünen bu zihniyetten ülkemizin bir an evvel kurtulması koşuldur. Aksi taktirde insanlarımızın geleceği tehdit altındadır.
“BİR YOL TERCİHİ YAPILDI”
Bugün vermiş olduğum söz de görüyorum ki beni ve arkadaşlarımı akla hayale gelmeyecek suçlama ve iftiralarla bir yol tercihi yapılmaktadır. Ben Anadolu’nun bağrından çıkmış devletinin birlik ve bütünlüğüne bağlı, Trabzon’un 40 haneli bir köyünde doğmuş, bir çocuğun İstanbul’a büyükşehir belediye başkanı olmasını sağlayan cumhuriyete olan bağlılığını her şartta söz eden Atatürk’ün emaneti ‘Egemenlik Kayıtsız Koşulsuz Milletindir’ prensibini kamu hizmetinde asla unutmayan demokrasi aşığı bir kişi olarak bu süreci önüme koyan herkesi en üst düzeyde kınıyor, hakkımı ömrüm boyunca tüzel yollardan arayacağımı beyan ediyorum. Hak yemem, hakkımı da yedirmem prensibimi milletimiz çok uygun bilir. Milletimiz de hak yiyeni sevmez, hakkını yedirmeyeni sever. Bu prensiple milletimizin bu gün prestiji ile sorumluluk alarak hak gayretini en üst düzeyde vereceğine olan inancımla söz ediyorum ki Milletimiz büyüktür. Bu iftiralar milletimizin bağrındaki duvarlara çarpıp geri dönecektir.
