‘İşimizi güçleştiriyorlar’ çıkışı… İmralı Heyeti’nin hedefinde kimler var

DEM Parti İmralı Heyeti, 28 Aralık’taki terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan’a yapılan ziyarete ait geniş bir değerlendirmede bulundu.

DEM Parti’den İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Lider ve Van Milletvekili Pervin Buldan ile Ahmet Türk’ten oluşan İmralı Heyeti’nden yapılan açıklamada, “Abdullah Öcalan ile gerçekleştirdiğimiz görüşme sonrası, tekrar bu görüşmenin sonuçları ve kendisinin de istemi üzerine TBMM, siyasi partiler ve cezaevindeki siyasetçi arkadaşlarımızla bir dizi görüşme gerçekleştirdik” denildi.

Öcalan’ın evlenmek istediğine dair çıkan haberlere, “Yer yer ahlaki sonları dahi zorlayıcı gündemler” tabiriyle reaksiyon gösterildi.

Açıklamada, kamuoyunda yer alan tezlere, “Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşliğe odaklandığımız bu periyotta, yazılı ve görsel basında vakit zaman karşılaştığımız ayrıştırıcı ve önyargılı üslup ve bunun yarattığı spekülasyon alanı işimizi güçleştirmektedir. Bu sürece dair herkesin, her toplumsal kesitin beklentileri ve ümitleri olduğu kadar tasaları, hassasiyetleri ve soru işaretleri de vardır. Bunun şuurundayız. Hal bu türlü iken, kulaktan dolma dahi denilemeyecek uydurma telaffuzları üreterek sirkülasyona sokmak ve yer yer ahlaki sonları dahi zorlayıcı gündemler oluşturmaya çalışmak, olsa olsa sonucu prestijiyle savaş çığırtkanlığına bağlanmaktır” satırlarıyla itiraz edildi.

Geçen hafta da DEM Parti, teröristbaşının evlenmek istediğine dair çıkan haberlere, “Süreci palavra ve kolay magazine indirgeyenlerin, bu hususta uydurulan palavralara iman edip ısrarla sirkülasyona sokanların emeli, Öcalan’ın ideolojik ve politik kimliğine saldırmaktır” kelamlarıyla reaksiyon gösterilmişti.

DEM Parti İmralı Heyeti tarafından yapılan açıklama şöyle:

3 Ocak’ta TBMM Başkanı Sn. Numan Kurtulmuş’la başlayan ziyaret ve görüşmelerimiz Milliyetçi Hareket Partisi, Gelecek Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi, Saadet Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi, Deva Partisi ve Yeniden Refah Partisi lider ve temsilcileriyle devam etti. 11-12 Ocak tarihlerinde de cezaevlerinde tutulan eski eş genel liderlerimiz ve siyasetçi arkadaşlarımız Sn. Figen Yüksekdağ, Sn. Selahattin Demirtaş, Sn. Leyla İnanç ve Sn. Selçuk Mızraklı ile görüşmeler gerçekleştirdik.

Diyalog ve barış odaklı bu görüşmelerimiz ve fikir teatisi süreci, Eş Genel Başkanlarımız ve parti heyetlerimiz, parti bileşenimizi oluşturan siyasi parti ve oluşumlar, ittifak halinde olduğumuz siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşlarıyla da başlatılmış ve sürdürülmektedir.

“HEMEN TÜM GÖRÜŞMELER SAMİMİ VE UMUT VERİCİ SEVİYEDE OLUMLU GEÇMİŞTİR”

Öncelikle bizi nezaket ve hüsnükabulle karşılayarak değerli görüş ve tekliflerini paylaşan, tasa ve tenkitlerini son derece yapan bir lisanla söz eden tüm siyasi partilerimize ve sayın liderlerine en içten hürmet ve teşekkürlerimizi sunmak isteriz.

Ziyaret gündemlerimizin ana eksenini, Öcalan ile yaptığımız görüşmenin sonuçlarının transferi ve ortaya çıkan yeni durumun karşılıklı olarak kıymetlendirilmesi oluşturmuştur. Bunlar da özetle, Kürt problemine ve bundan kaynaklı çatışmalı sürece kalıcı tahlil bulmak için müspet katkı sunma istek ve iradesine, Türk-Kürt kardeşliğinin güçlendirilmesinin tarihî sorumluluğuna, Ortadoğu’da yaşanan esaslı ve geri döndürülemez gelişmelerin yüklediği sorumluluğa, TBMM ve demokratik siyasetin sorunun en kıymetli tahlil tabanını oluşturduğuna odaklanmıştır.

Hemen tüm görüşmeler samimi ve umut verici seviyede olumlu geçmiştir. Sayın liderler ve heyetleri, ilkesel olarak barış sürecine takviyelerini bildirmişlerdir. Bununla birlikte çeşitli konularda tasa ve teklifleri de olmuştur. Bunlar da temelde sürecin şeffaflığı ve TBMM bünyesinde yürümesi/yürütülmesi konularında toplanmaktadır. Bu görüşmeler müddetince heyetimizin, korkuları ve soru işaretlerini gidermeye dönük açıklamaları ve sunumları olmuştur.

Görüşmelerden edindiğimiz izlenim, tüm siyasi partilerde Kürt meselesinden kaynaklı çatışmalı ve tansiyonlu süreci geride bırakma konusunda ortak bir istek ve irade bulunduğu tarafındadır. Bunu aşarak ülkemizdeki tüm etnik, dini ve mezhebi ögelerin birlik ve kardeşliğini geliştirmenin herkesin faydasına ve hayrına olduğu ise ortak fikirdir. Buna paralel bir konu da barış sürecinin genel demokratikleşmeye ve demokratik siyaset alanının genişlemesine vesile olması gerektiğidir.

Cezaevlerinde liderlerimiz ve arkadaşlarımızla yürüttüğümüz tartışmalarımız son derece olumlu sürmüştür. Öcalan’ın ve DEM Parti’nin bu süreçte üstleneceği role dair açık dayanaklarını belirtmişler, siyasal ve toplumsal yerin güçlendirilmesi tarafında üzerlerine düşen müspet katkı sorumluluğunun gereklerini yerine getireceklerini tabir etmişlerdir.

“ÖNYARGILI ÜSLUP VE BUNUN YARATTIĞI SPEKÜLASYON ALANI İŞİMİZİ GÜÇLEŞTİRMEKTEDİR”

Türkiye ve bölge için barış, demokrasi ve kardeşliğe odaklandığımız bu periyotta, yazılı ve görsel basında vakit zaman karşılaştığımız ayrıştırıcı ve önyargılı üslup ve bunun yarattığı spekülasyon alanı işimizi güçleştirmektedir. Bu sürece dair herkesin, her toplumsal bölümün beklentileri ve ümitleri olduğu kadar korkuları, hassasiyetleri ve soru işaretleri de vardır. Bunun şuurundayız. Hal bu türlü iken, kulaktan dolma dahi denilemeyecek uydurma telaffuzları üreterek dolanıma sokmak ve yer yer ahlaki hudutları dahi zorlayıcı gündemler oluşturmaya çalışmak, olsa olsa sonucu prestijiyle savaş çığırtkanlığına bağlanmaktır.

Tüm düzgün izlenimlerimizle birlikte en kısa vakitte Öcalan’a bir ziyaret gerçekleştirip sürecin sağlıklı prosedürlerle barışa ulaşması için hiçbir emeği esirgemeyeceğiz.

Kamuoyunun bu uğraşlarımıza verdiği takviyenin sürdürülmesi, barışın ve tahlilin inşasında en değerli yapı taşı olacaktır.