Müsilaj Marmara’da 30 metreye dayandı
Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, yüzeyden itibaren 30 metre derinliğe kadar Marmara Denizi’ni kaplayan müsilajın bir taraftan tabana çökerek pinalar ve süngerler üzere canlılarla birlikte deniz çayırlarını etkilerken bir taraftan da yüzeye çıkmaya başladığını söyledi.
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın ekim ayı sonunda Erdek Körfezi’nde başladıktan sonra yaklaşık 45 günde İzmit Körfezi’ne ulaşarak güneyden kuzeye Marmara Denizi’ni adeta örümcek ağı üzere sardığını kaydetti.
“Yüzeyden itibaren 30 metre derinliğe kadar tüm Marmara’yı kaplayan müsilaj bir taraftan tabana çökerek pinalar ve süngerler üzere canlılarla birlikte deniz çayırlarını etkilerken bir taraftan da yüzeye çıkmaya başladı” tabirlerini kullanan Sarı, şöyle devam etti:
“Üzerleri müsilajla battaniye üzere örtülmeye başlanan canlılar nefes almakta ve beslenmekte zorluk yaşıyor. Müsilajla kaplanan deniz çayırları fotosentez yapamadıkları için tehlike altında. 2021 yılında yaşanan müsilaj esnasında kıyıdan 30 metre derinliğe kadar Marmara Denizi kıyısal alanındaki bütün sünger toplulukları ölmüştür. Şayet ivedilikle önlem alınmazsa 1 saatte 6 litre deniz suyunu filtre eden pinalar, 1 metrekaresi günlük 10 litreden fazla oksijen üreten deniz çayırları, tabanda sabit yaşayan süngerler, mercanlar ve daha sayamadığımız yüzlerce canlı tehdit altındadır.”
“ATIK ARITMA TESİSLERİ BİR AN EVVEL ÇALIŞTIRILMALIDIR”
Prof. Dr. Sarı, müsilajın şimdiden yüzeye çıkmaya başlaması, suların ısınmasıyla yüzeye çıkma mümkünlüğünün arttığının altını çizerek, tedbir alınmadığı takdirde sıkıntı bir ilkbahar ve yaz mevsiminin beklediğini vurguladı.
Kısa mühlet içinde 50 yılda yapılmayanların yapılmasının sıkıntı olduğunu aktaran Sarı, şunları belirtti:
“Bir halde yapılmış lakin çalışmayan atık arıtma tesisleri bir an evvel çalıştırılmalıdır. Belediyeler, ön arıtmadan sonra atıkları derin deşarjla denize boca etmeyi hemen durdurmalıdır. Denizin kirlilik yükünü azaltmak için akarsuların zehir kanalına dönüşmesine neden olan sanayi atıkları kontrolle engellenmelidir. Mevcut koşullar değişmediği sürece müsilajın daha sık ve ağır bir biçimde ortaya çıkacağı ön görülmektedir. Bu durumda şimdiden müsilajdan etkilenecek dallar için ziyanları telafi edici bir sistem oluşturulması zaruridir.”
