Soner Yalçın yazdı Çerkezlere el uzatıldı

Gazeteci Soner Yalçın, 8 Ocak’ta yazdığı “Suriye’nin kayıp halkası…Çerkezler…Bu halk niye göz gerisi ediliyor” başlıklı yazısında Suriye’deki Çerkezlerin sahipsizliğine dikkati çekti.

“Suriye’deki Çerkezler nerede?” sorusunu yönelten Soner Yalçın, “Töreleri gereği “yabancı” ile kız alıp vermeyen Çerkezlerin asimile olması sıkıntı. Hepsi Suriye’den göçtü mü? Hiç mi kalan olmadı? İsrail’den bile göçmedikleri görülüyor. Ürdün’de, Irak’ta, Suudi Arabistan’da vd. varken, Suriye’de olmamaları imkansız. Ortadoğu’nun sahipsiz halkı Çerkezler, medyada hiç yer bulamıyor maalesef!” diye yazdı.

BÖLGEYE GÖNDERİLDİ

Suriye’deki Çerkezlerle ilgili sevindirici gelişme geçen günlerde yaşandı. Türkiye’deki Çerkezlerin en büyük çatı kuruluşu KAFFED, “Suriye Çerkez Hayır Derneği” ve “Anda Derneği” iş birliğiyle başlattığı “Suriye Çerkezlerine Dayanak Kampanyası” kapsamında birinci yardım TIR’larını bölgeye ulaştırdı.

Gelişmeyi Hürriyet muharriri Yalçın Bayer, “Türkiye, Suriye Çerkeslerine nefes alacak yardımda öncü oldu… ‘Kardeşlik köprüsü” başlıklı yazısıyla okuyucularına duyurdu.

“YALNIZCA BİR YARDIM FAALİYETİ DEĞİL”

Bayer’in yazısının ilgili kısmı şöyle:

“Yayladağı Hudut Kapısı üzerinden gönderilen üç tır dolusu besin yardımı, savaşın gölgesinde ömür çabası veren Çerkeslere umut oldu.

KAFFED heyeti, geçtiğimiz günlerde, 3-7 Ocak tarihlerinde Suriye’ye giderek alandaki gereksinimleri yerinde inceledi. Şam’da, Türkiye’nin Şam Maslahatgüzarı Büyükelçi Prof. Dr. Burhan Köroğlu ile görüşen heyet, insani yardımın yanı sıra Türkiye-Suriye münasebetlerine katkı sağlama misyonunu da vurguladı. KAFFED Genel Başkanı Ünal Uluçay, kampanyanın sırf bir yardım faaliyeti değil, birebir vakitte iki ülke ortasında bir dayanışma köprüsü olduğunu belirtti.

Öte yandan, KAFFED Suriye Çerkeslerine Dayanak Komitesi üyesi Selva Aksoy, İsrail’in denetimindeki Kuneytra bölgesinde yaşayan Çerkesleri ziyaret ederek bölgedeki temel gereksinimleri tespit etti. Tüm bu değerlendirmeler doğrultusunda, Suriye Çerkeslerinin karşı karşıya olduğu zorlukları hafifletmek maksadıyla kampanya başlatıldı.

RAMAZANDA YARDIMLAR SÜRECEK

KAFFED, kampanyanın ramazan ayı boyunca devam edeceğini duyurdu. Toplanan yardımlar, Suriye Çerkes Hayır Derneği aracılığıyla muhtaçlık sahiplerine ulaştırılacak. KAFFED heyeti ayrıyeten Suriye rejimi yetkilileriyle de temaslarda bulunarak, tüm Suriyelilerin barış içinde yaşayabileceği adil bir tertibin değerine dikkat çekti.

Ünal Uluçay, kampanyaya takviye veren tüm hayırseverlere teşekkür ederek, “Suriye Çerkesleri ile bağlarımızı güçlendirerek sürdüreceğiz. Bu dayanışmaya katkı sağlayan herkese minnettarız” sözlerini kullandı.

Sonuç mu? Türkiyesiz bir şey olmuyor!”

SONER YALÇIN’IN YAZISI

İSRAİL ORDUSUNDA TEĞMEN BİR ÇERKEZ

Adı, İzzet Nafsu.

İsrail’in küçük Çerkez azınlığına mensup idi. Orduda teğmen rütbesine kadar yükselmişti. Fakat:

Ocak 1980’de tutuklandı. İsrail’in yurt için bâtın servisi Şin Bet’in kiraladığı bir otelde günlerce azaplı sorgudan geçirildi. On dördüncü gününde “suçunu” itiraf etti. Çıkarıldığı mahkemede 18 yıla mahkum edildi.

Suçu, Arafat’ın örgütü El Fetih kümesinin bir kumandanıyla Lübnan’da görüşmesiydi! Argümana nazaran, Gazzeli dört gencin yapacağı 300 No’lu otobüs saldırısının bilgilerini vermişti.

Bu ağır ceza kararından sonra İsrail’deki Çerkezler kararın iptali için çabaladı. İtiraf işkence altında alınmıştı. Davayı, 1890’larda haksız yere mahkum edilerek mahpusa atılan Fransız Yahudi Yüzbaşı Alfred Dreyfus yargılamasına benzettiler. “Gizli tanık” Lübnanlı Ebu Kasım’ın mahkemeye çıkarılması üzere ağır gayretler sarf etseler de mahkeme kararından geri adım atmadı.

Yıl, 1987. 300 No’lu Otobüs olayında sağ yakalanan iki Filistinli gencin Şin Bet tarafından yargısız infaz yapılması bu istihbarat örgütünün sorgulamalarını gündeme getirdi.

Bunlardan biri de İzzet Nafsu idi. Şin Bet, istihbarat zafiyetini genç Teğmenin üzerine yıkmıştı. O denli ya Çerkez halkı İsrail’de sahipsizdi!

Çerkez “Dreyfus” özgür bırakıldı ve köyünde kahraman üzere karşılandı.

Bu girişi yapmamın sebebi var:

FRANSIZ İSTİHBARATINA NAZARAN SURİYELİ ÇERKEZLER

Çerkezler deyince aklımıza birinci gelen folklor.

Sonra, Çarlık Rusya’nın -Kafkasya’nın en esaslı yerleşimcilerinden- Çerkezlere yaptığı soykırıma karşı direnişleri ve akabinde büyük göç sonucu yaşanan ağır kayıpları anmak için Karadeniz’e bırakılan kırmızı karanfiller…

Bu kadar…

Çerkezlerin Rus Çarlığı’na karşı verdiği çabayı “halkın tümünün şahsen katıldığı haklı bir özgürlük savaşı” olarak kıymetlendiren Karl Marks, Çerkez Ulusal Kurtuluş Savaşı hakkında 7 Temmuz 1864’te yazdı:

-“Rusya’nın Kuzey Kafkasyalılara uyguladığı çok tedbirleri Avrupa’nın aptalca bir umursamazlıkla karşılaması kendileri için daha kolay oluyor. Kafkasya’nın işgali olaylarını 1815 yılından bu yana Avrupa’nın en önemli olayı olarak değerlendiriyorum…”

Acıdır; kendi tarihimize yabancılaştırıldık.

Bir buçuk milyonu aşkın Çerkez, Osmanlı topraklarına sığındı. Ki beklentilerini hiç bulamadılar. Bu da farklı bahis…

Peki, Osmanlı paramparça olunca Türkiye toprakları dışındaki Çerkezler ne yaptı?

Bugün Suriye konusunda Araplar, Kürtler, Nusayriler, Dürziler hakkında birileri konuşuyor, siyasi talep elde etmeye çalışıyor. Bu süreçte Suriye’deki Çerkezlerin ismini anan yok. “Çerkez” ismi yalnızca Esatlar devrinde Suriye istihbaratının başındaki Ali Memlük’ün Çerkez olması sebebiyle geçiyor. Güya Suriye’de hiç Çerkez yoktu!

Oysa elimde sömürgeci Fransız istihbaratının 1935 yılında Suriye Çerkezleri konusunda yazdığı rapor var. Biliyorsunuz, Birinci Dünya Savaşı’ndan sonra Suriye ve prestijiyle bu ülkedeki Çerkezler Fransız mandasına sokuldu.

Rapor detaylı bilgilerle dolu:

ÇERKEZ NÜFUSU KADAR KÜRT YOKTU

Osmanlı’nın son periyodunda olduğu üzere Suriye’de de günümüzde her etnik küme nüfusunu yüksek gösteriyor. Bu yapay saçmalığın zımnî maksadına girmeyeyim, somut örnek üzerinden yazayım:

Fransız istihbaratı, Suriye’deki Çerkez-Kafkasyalıların soylarının il-ilçe, köylere kadar dağılımını tespit etti. O yıllarda 2 milyon nüfusu olan Suriye’den kimi örnekler vereyim:

Halep: 100 aile (Kabardey, Abzah kabileleri)

Menbic: 400 aile (Abzah)

Konezer: 100 aile (Kabardey)

Rakka: 100 aile (Kabardey ve Çeçen)

Hama: 50 aile (Bjeduğ)

Azez: 15 aile (Abzah)

Deyrizor (Selahiye Mahallesi): 20 aile (Çeçen)

Tell Smane: 120 aile (Bjeduğ ve Abaza)

Rasulayn: 70 aile (Çeçen)

Tel İsimde: 60 aile (Bjeduğ)

Cessine: 30 aile (Dağıstanlı)

Ayn Zad: 180 aile (Bjeduğ)

Tell Amri: 150 aile (Bjeduğ)

Assila: 60 aile (Bjeduğ)

Deyr For: 160 aile (Dağıstanlı)

Till: 50 aile (Bjeduğ)

Şam (Mohajerin mahallesi): 60 aile (Bjeduğ, Kabardey, Abzah, Koçha)

Marj Sultan: 70 aile (Abzah)

Bley: 150 aile (Koçha, Karaçay) …

Liste uzun fakat bugünlerde de sıklıkla lisana getirilen bir yer var: Golan!

Buradaki Çerkez nüfusundan da örnekler sıralayayım:

Kuneytra: 400 aile (Abzah)

Mansura: 120 aile (Bjeduğ-Abzah)

Ayn Ziyuan: 150 aile (Abzah)

Kumsiyeh: 50 aile (Abaza)

Cueyzeh: 100 aile (Abzah-Kabardey)

Breyka: 150 aile (Abzah)

Beerajam: 70 aile (Bjeduğ)

Surman: 120 aile (Bjeduğ)

Kuşniye: 150 aile (Kabardey-Abzah)

Uzatmayayım; Nusayrilerin ağır yaşadığı bölgelerde de Çerkezler vardı:

Ceble: 50 aile (Bjeduğ)

Arap El Melk: 30 aile (Kabarbey)

Sukas: 15 aile (Bjeduğ)

Suriye’deki Çerkezler nerede?

Töreleri gereği “yabancı” ile kız alıp vermeyen Çerkezlerin asimile olması sıkıntı. Hepsi Suriye’den göçtü mü? Hiç mi kalan olmadı?

Girişte yazdım, İsrail’den bile göçmedikleri görülüyor. Ürdün’de, Irak’ta, Suudi Arabistan’da vd. varken, Suriye’de olmamaları imkansız.

Ortadoğu’nun sahipsiz halkı Çerkezler, -tıpkı Teğmen İzzet Nafsu’nun başına gelenler gibi- medyada hiç yer bulamıyor maalesef!

Suriye’nin kayıp halkası : Çerkezler | Bu halk ni | RSS.com

Soner Yalçın